Gümüşhane’nin Tarihi Hazineleri: Santa Harabeleri ve Taş Köprü
Gümüşhane’ye yaptığımız seyahatte, Santa Harabeleri ve Taş Köprü’yü ziyaret etme fırsatı bulduk. Bu iki tarihi mekan, bölgenin zengin kültürel mirasını gözler önüne seriyor ve ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunuyor.
İlk durağım Santa Harabeleri oldu. Gümüşhane’nin Dumanlı Köyü’nde yer alan bu tarihi yerleşim alanı, 17. yüzyılda Rumlar tarafından kurulmuş. Santa, 7 mahalle ve yaklaşık 300 taş evden oluşuyor. Aracımla Dumanlı Köyü’ne vardığımda, ilk olarak Santa’nın taş evleri ve dar sokakları beni büyüledi. Bu taş evler, adeta bir zaman tüneli gibi geçmişe götürüyor ve dönemin mimarisini gözler önüne seriyor.
Santa Harabeleri’nde yürürken, her köşede farklı bir tarihi yapı ile karşılaştım. En etkileyici yapılardan biri, St. Theodoros Kilisesi idi. Bu kilise, taş işçiliği ve iç mekânındaki fresklerle dikkat çekiyordu. İçeri girdiğimde, tarihi dokunun hâlâ korunmuş olduğunu görmek beni oldukça etkiledi. Kilisenin duvarlarındaki freskler, o dönemin dini ve kültürel hayatına dair önemli ipuçları veriyordu. Kiliseyi gezerken, kendimi adeta tarihin bir parçası gibi hissettim.
Santa Harabeleri’nde bir diğer dikkat çekici yapı, St. Kyriaki Kilisesi idi. Bu kilise de tıpkı St. Theodoros Kilisesi gibi taş işçiliği ve iç mekânındaki süslemelerle öne çıkıyordu. Kilisenin çevresinde dolaşırken, manastırların ve diğer kiliselerin kalıntılarını da görmek mümkündü. Bu yapılar, Santa’nın geçmişte önemli bir dini merkez olduğunu gösteriyordu.
Santa Harabeleri’nden ayrılmadan önce, çevredeki doğal güzellikleri de keşfetmek istedim. Harabelerin bulunduğu bölge, yeşillikler ve ormanlarla çevriliydi. Bu doğal güzellikler, tarihi dokuyla birleşince, Santa Harabeleri adeta bir açık hava müzesi haline geliyordu. Doğanın içinde yürürken, kuş sesleri ve ağaçların hışırtısı eşliğinde huzur buldum.
Santa Harabeleri’ni gezdikten sonra, rotamı Taş Köprü’ye çevirdim. Gümüşhane’nin Torul ilçesine bağlı Cebeli Köyü yakınlarında bulunan bu tarihi köprü, Osmanlı dönemine ait önemli bir yapı. Taş Köprü’ye vardığımda, köprünün tek kemerli yapısı ve taş işçiliği beni büyüledi. Köprü, doğanın ortasında adeta bir sanat eseri gibi duruyordu.
Taş Köprü’nün üzerinden geçerken, köprünün altından akan derenin sesi ve çevredeki yeşilliklerin güzelliği beni mest etti. Köprü, tarihi boyunca kervanların ve ticaret yollarının geçtiği önemli bir nokta olmuş. Bu bilgi, köprünün tarihi değerini daha da artırıyordu. Köprüde yürürken, adeta geçmişteki yolcuların ayak izlerini takip ediyormuş gibi hissettim.
Taş Köprü’nün çevresinde dolaşırken, doğanın sunduğu güzelliklerin tadını çıkardım. Köprünün bulunduğu bölge, yeşillikler ve su sesleriyle huzur verici bir atmosfere sahipti. Bu ortamda yürüyüş yapmak, hem bedenime hem de ruhuma iyi geldi. Köprünün altından akan derenin serinliği, sıcak yaz gününde adeta bir ferahlık sağladı.
Bu iki güzel tarihi yapının en güzel yanı ise çevresinde faliyet gösteren restoran vs olmaması. Buraları ticari gelire dönderip tarihin yapısını kimse bozmamış. Vaktiniz varken en kısa zamanda gidip doğanın keyfini çıkarmanızı tavsiye ederim.
Santa Harabeleri ve Taş Köprü, Gümüşhane’nin tarih ve doğa severler için sunduğu eşsiz güzelliklerden sadece birkaçı. Bu iki mekân, tarihi dokusuyla geçmişe ışık tutarken, doğal güzellikleriyle de ziyaretçilere huzur veriyor. Gümüşhane’yi ziyaret eden herkese, Santa Harabeleri ve Taş Köprü’yü mutlaka görmelerini tavsiye ederim. Bu tarihi ve doğal hazineler, unutulmaz anılar biriktirmenizi sağlayacak ve Gümüşhane’nin zengin kültürel mirasını keşfetmenize yardımcı olacaktır.